12 Ekim 2006

Fransa'da 'soykırım' yasa teklifi kabul edildi

Fransa meclisi genel kurulu, Sosyalist Parti'nin sunduğu sözde Ermeni soykırımını reddetmenin suç sayılmasını öngören yasa teklifini kabul etti.


Yasa teklifi 19'a karşı 106 oyla kabul edildi.

Teklifin yasalaşması için Senato'nun da onayı gerekiyor. Yasa teklifinin Senato'ya götürülme kararı ise hükümetin elinde bulunuyor. Meclis genel kurulunda bugün yapılan tartışmalarda hükümet adına konuşan Avrupa İşlerinden sorumlu Bakan Catherine Colona, teklife karşı çıkmıştı.

Yasa teklifi, sözde soykırımı reddedenlere, bir yıla kadar hapis ve 45 bin euro para cezası verilmesini öngörüyor.

Oylama öncesi yasa teklifine yönelik 6 değişiklik önergesi verildi. İktidardaki Halk Hareketi Birliği (UMP) milletvekili Patrik Deveciyan'nın öergesi, tarihçi ve araştırmacıların yasadan muaf tutulmasını içeriyordu. Ancak önergeler reddedildi.


Şaşırmadım aslında... Kabul edin, adamlar bizi sevmiyor, içlerine istemiyorlar... Ama Fransızlar en azından dürüst oldular bu defa, arkadan kulis çevirmek yerine ((hiç yapmazlar ya aslında)kulis mii o da nee???) doğrudan söylediler... Sanırım bu sadece bize karşı yapılan birşey de değil ama, tam emin olmamak ve hatırlamamakla beraber, sanki Museviler ve İsviçre Bankaları arasında bir olaylar olmuş ve Museviler gizli hesaplardaki paraları ele geçirebilmişlerdi... Yani bir şekil bir zorlama, haksızlık olduğunu vsvs ispatlamışlardı...

Savaş zamanışlarında yapılanları sanırım o güne göre yorumlamak en iyisi... Bugüne, bugünkü gerçeklere göre yorumlanırsa çarpıklık olacağı aşikardır....

E bu da böyle olsun diye bir şey kabul edilemez... Aslında kimin ne soykırımı yaptığını tarih çook daha iyi biliyor... Ama dili yok ki söylesin!!!

Heh yasa tarihçileri de kapsayacakmış.. Adamlara "susun, araştırmayın sakın" demenin başka yolu olmasın bu?? Allah bilir soykırımın ardında Fransız parmağı da vardır ondan susulması isteniyordur... Kim bilir?? Peki buna ne dersiniz??

Bir Can Dündar yazısı ve anısı...

Benden bir not daha: Atilla İlhan... Ölüm yıldönümü idi 10 Ekimde... Allah rahmet eylesin...

'Aaaa o başka!'


1960'lar...
Paris'te Madeleine Meydanı'nda bir öğle üzeri...
40 yaşlarındaki Madam Janine Thepenier karşısındaki Türk delikanlıyla sohbet ediyor.
Benoist-Mechin'in "Mustafa Kemal" kitabı yeni çıkmış piyasaya...
Daha önce Türkler ve Türkiye üzerine hiç bilgisi olmayan Fransız kadın kitabı yeni okumuş, bizim delikanlıya sorular soruyor:
"- Şüphesiz Mustafa Kemal davasında haklıymış. Fakat niye bu kadar çok kan dökmüş? İstiklal mahkemelerinde kelle uçurmak olacak iş mi?"
Sonra Menderes'in idamına getiriyor lafı:
"Anayasa'yı çiğnedi diye Başbakan'ı, bakanları asmak doğru mu?"
"Kıbrıs çıkarmasında masumların kanını dökmek günah değil mi?"
Delikanlı satır aralarından "Nedir sizdeki bu vahşet" sorusunu kokluyor. Ve karşı saldırıya geçiyor:
"Benim bildiğim Fransa (1. Dünya Savaşı kahramanı, Mareşal) Petain'i idama mahkûm etmiş, yaşlı diye cezasını süresiz hapse çevirmiştir. Laval'i ise kurşuna dizmiştir. Bunlardan birisi başkan, öteki de bakan değil miydi?"
Madam Thepenier hayretle itiraz ediyor:
"Aaaa, o başka..."
"Peki Danton, Robespierre, Babeuf gibi ihtilal başkanlarının kesildiği yer bu Paris değil midir?"
Cevap aynı:
"Aaaa, o başka..."
"Fransa paraşütçüleriyle Gabon'a niye müdahale etmişti? Eğer Cezayir'de Araplar orada kalmış Fransızları kesmeye, aç bırakmaya ya da sürmeye başlasalardı Fransa müdahale etmeyecek miydi?"
"Aaaa, o başka..."
* * *
Bu çifte standart karşısında saçını başını yolan "Fransa hayranı" delikanlının adı Attilâ İlhan'dı.
Bu izlenimlerini "Hangi Batı"da (Bilgi, 1976, s. 41) şöyle sonlandıracaktı:
"İnsan sonra sonra Batılının, yani Fransızın olayları, insanları ve sorunları iki ayrı gözle gördüğünü, iki ayrı ölçekle değerlendirdiğini fark ediyor.
"Birisi, dünyayı 'yöneten' ülkelerden biri olmaktan gelen yukarı bir ölçü, kendine toz kondurmayan, komşusuna karşı hoşgörülü...
"Ötekisi, 'yönettiği' ya da hizada saydığı ülkelere ve halklara uyguladığı, hafif alaycı, epeyce küçümser, adamakıllı merhametsiz ve toptan haksız bir ölçü. Avrupalı değil misiniz, 'Avrupalıyım' diye 40 yıldır yırtınsanız bile her hareketiniz başka bir ölçüyle yargılanacaktır.
"Diyeceğim, Paris'in iki gözü, iki ayrı renk..."
* * *
Aradan geçen 40 yılda fazla bir şey değişmedi Fransa'da:
Aynı çifte standart, aynı önyargı, aynı kibir...
Şu farkla ki; bu tavrının bedelini, varoşlarından yükselen ve 60'lardakine hiç benzemeyen bir şiddet dalgasıyla ödemeye başladı.
Türkiye ise Batı yolunda komşularıyla barışma, önyargılarından arınma, tarihini sorgulama, yasalarını demokratikleştirme yoluna girdi.
Şimdi Türkiye'de Batılı düşünenler "Soykırım vardır" diyenlerin hapsedilmesine fikir özgürlüğü adına karşı koyarken, "fikir özgürlüğünün Kâbe'si" kabul edilen Batı "Soykırım yoktur" diyenleri hapsetmeye hazırlanıyorsa, bize düşen, Batı'nın değerlerini Batı'ya hatırlatmak, bu çifte standardı yüzlerine vurmak ve en önemlisi yolumuzdan caymamaktır.
Bu vesileyle, yarın 1. ölüm yıldönümünde anacağımız, Paris'teki o "ebedi delikanlı"yı saygıyla selamlıyorum.

Comments:
Orhan Pamuk’un "Bu topraklarda 1 milyon Ermeni, 30 bin Kürt öldürüldü" şeklindeki sözlerinden dolayı bu ödülü aldığı görüşü öne çıkıyor.Bu doğru da olabilir.Ama; bu ülkede düşünce özgürlüğü olsaydı, işimize gelmeyen sözleri söyleyenler yargılanmasaydı, mahkeme kapısında linçlerle karşı karşıya gelmeselerdi... Kısacası herkes her şeyi korkusuzca tartışabilseydi, Orhan Pamuk’un böyle bir avantajı olabilir miydi?..Bilemezsiniz...Çünkü siz "Ermeni soykırımı yoktur" demeyi suç sayan Fransa’ya küfrederken, tersini söylemenin de bu ülkede çoktandır suç olduğunu aklınıza bile getirmemişsinizdir...Bekir Coşkun

http://www.gaykedi.blogspot.com/
 
http://www.devletarsivleri.gov.tr/kitap/

buyrun, inceleyin, karar verin...

Ve kimse bana "her türlü düşünce paylaşılabilir, batıda bu vardır, özgürlük sınırsızdır" demesin, yalan ve taraflı olduğu çok belli derim... İspatı çok değil mi?
 
Yorum Gönder



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?


adopt your own virtual pet!