17 Haziran 2006

TRT'den çizgi filme sansür

Banu Not: Ülke olarak nereye gidiyoruz yaa???? Domuz varmış yasakmış...
Alooo beylerr: -eğer ki öyle ise- Domuzu yemek "günah", görmek değil!!! Çocukların iyiliklerini düşünüyorsanız asıl siz kendinizi ve düşüncelerinizi ortadan kaldırın!!

Onlara yapacağınız en güzel şey bu olacaktır...




TRT, içinde "domuz" karakterleri bulunan çizgi filmlere yasak getirdi. Sabah Gazetesi'nin haberine göre TRT, çocukların severek izlediği dünyaca ünlü "Winnie the Pooh" adlı çizgi filmi, içindeki "Piglet" karakterinin domuz olması nedeniyle yayınlamaktan vazgeçti.


TRT'den çizgi filmlerdeki "domuz" karakterlerine sansür... Çocukların çok sevdiği dünyaca ünlü "Winnie the Pooh" adlı çizgi film TRT'den "içinde domuz karakteri var" diye onay alamadı.

Ünlü çizgi film şirketi Walt Disney'in yayına hazırladığı "Winnie the Pooh" çizgi filminde yer alan 'Piglet' karakterinin "domuz" olması yapımın TRT'den onay alamamasına neden oldu. Walt Disney Production tarafından TRT'ye gönderilen seyir kasetlerinin arasındaki "Winnie the Pooh" ve içinde domuz karakterleri olan diğer çizgi filmlerin değerlendirme aşamasında elendiği belirtildi.

'Piglet' karakterinin montajlanmaya çalışıldığı, ancak bu karakter ana kahramanlardan biri olduğu için filmin yapısının bozulacağı gerekçesiyle yayınlanmaktan tamamen vazgeçildiği iddia edildi.

PSİKOLOGLAR TAVSİYE EDİYOR

"Winnie the Pooh" adlı çizgi film serisinin başta Amerika ve İngiltere olmak üzere gösterildiği ülkelerdeki psikologlar tarafından çocuklu ailelere tavsiye edildiği öğrenildi. TRT, bundan önce de Walt Disney Company'den onbinlerce dolar vererek Muppet Show, Cesur Piliç ve Oyuncak Hikayesi adlı çizgi filmleri almış ancak, içlerindeki domuz karakterleri yüzünden filmleri rafa kaldırmıştı.

10 Emir

Aklı dışarıda bırakan hiçbir insan ilişkisi türü yoktur. Hiçbir ilişki türü de sırf akıl üzerine kurulmuş değildir. İlişki, dünyanın en zor işidir; ancak "oluruna" bırakılabilir.
İşte "bu işin oluru“ için 10 emir:

1. Kabulleneceksin!
İki şeyi kabulleneceksin. Birincisi "Aramızda iktidar problemi olmasın şekerim"
gibi girişimler tamamen hayalcidir; kabul edeceksin.
İktidar ilişkileriyle sarmalanmış bir dünyada iktidardan, güçten büsbütün arınmış bir ilişki mümkün değildir. Kendi gücünü karşındakinin burnuna sokmayacaksın.
İkincisi, bir insanin bir başkasını hep ayni şiddette sevmesi mümkün değildir, bunu da kabul edeceksin. Sevginin azalmasını da çoğalmasını da kalıcı olarak düşünmeyip soğukkanlı olacaksın. Az sevdiğini hissettiğinde daha çok sevmeye, çok sevdiğini hissettiğinde korkup az sevmeye çabalamayacaksın. Her ikisi de seni lüzumsuz yere yorar.


2. İzin vereceksin!
Karşındakinin kendisi olmasına izin vereceksin; en sana uymayan yanlarını bile budamaya kalkmayacaksın. Bu çabanın sonucu başarılı olsa da onu daha az seveceksin, olmasa da,
unutma. Sen de uyum sağlamak için kendini eksilten bir çabaya girişmeyeceksin. Bu hiçbir zaman sandığın kadar iyi olmaz; her zaman sandığından kötü olur.


3. Belden aşağı vurmayacaksın!
Hiçbir kavgada, asla belden aşağı vurmayacaksın. Onun kişiliğini yıkacak şeyler söylemeyeceksin; onun zaaflarını kavgada koz olarak kullanmayacaksın. Sevdiğin insanla "yenmek" için kavga etmeyeceksin. Bir insan kendisini aşağılayan bir ilişkiye uzun süre katlanmaz; katlansa bile sen böyle bir şeye katlanan birine katlanamazsın. O yüzden "yenmeye/yenilmeye" hiç başlama!


4. İki kişilik evren kuracaksın!
Kanepede uzanıp yaptığınız dedikodularla, komik küçük sohbetlerle, sadece ikinizin anlayacağı
bir dil ve bu dilin etrafında iki kişilik bir evren kuracaksın. Orası ilişkinin ilik kucağıdır, zedeleme. Oraya ihtimamla tatlı dedikodular ve pamuk şekeri gibi hallerini taşıyacaksın. Dünya isleri zaten ağır; sen hafifleteceksin! Sakın yanılıp da üçüncü kişilerden müteşekkil bir mahkemede ilişkinizi analiz etmeye kalkma.Bu, o iki kişilik evreni tuz buz eder. Yeniden inşa etmek imkansıza yakındır.


5. Onun tarafını tutacaksın!
Ne olursa olsun üçüncü kişilerin yanında ve üçüncü kişilere karşı onu tutacaksın! Hiç "objektif" gibi görünmeyebilir bu sana ama zaten ilişki sübjektiftir,unutma!


6.Yıkılmayacaksın!
En ölümcül haller dışında hiçbir üzüntünde onun üzerine yıkılmayacaksın. O senin doktorun, psikoloğun değil, sevgilin. Kendi derdini mümkünse kendin halledeceksin. Onu asla "Bana ne kadar katlanabiliyor" ile test etmeyeceksin.
Çünkü sen de bu testten geçemeyebilirsin.


7. "Nitelikli" emek harcayacaksın!
"Sevgi emektir" cümlesi eksiktir. "Beni sev, birbirimizi çok sevelim" cinsinden niteliksiz bir emek sadece yapış yapış bir debelenmedir. O emeğin içine zeka katacaksın. İlişkinin ihtiyaçlarını hassas bir görü ile saptamaya gayret edeceksin. Örneğin onun yalnız kalmaya ihtiyacı varsa tepesine binip sevgi performansları yapmayacaksın.


8.Öğreneceksin!
"Benim oğlum bina okur, döner döner yine okur" cinsi bir ilişki tıkanmaya mahkumdur; birlikte yeni şeyler görmeye, öğrenmeye, yeni maceralar yasamaya bakacaksın. Gebeşlik etmeyeceksin, ilişkinin enerjiye ihtiyacı varsa,kendini akışa bırakmayacaksın.


9. Antrenman yapacaksın!
Birbirinize çok yapışıp kaldığınız anlarda derhal ufak çaplı tek başına yaşama antrenmanları yapacaksın. Ona da yaptıracaksın! Bu ilişkiye yeni enerji girişini sağlayacağı gibi seni kaybetme korkusundan uzak tutar.Sen kim olduğunu unutmamak zorundasın.


10. Dikkat edeceksin!
En önemli emir: En önemli şey ilişkiniz değil, sakın öyle zannetme. En önemli şey, o ve sensin; ayrı ayrı. İkiniz de birer insansınız; bu, sınırsız olanak ve ihtimal demek. Yani esasında gerekiyorsa, sizi tüketiyorsa ilişkiyi de boş vereceksin! Onu işte bu kadar seveceksin.



Teşekkürler "Cankam" Modis'im ;)

13 Haziran 2006

herkes kendi işine baksın...


12 Haziran 2006

İzmir üzerine :)

Petrol şeyhinin bir tanesi üniversitede okuması için oğlunu İzmir'e gönderir. Çocuk ilk devreyi başarıyla bitirdikten sonra notlar düşmeye ve çocuk hafiften serserileşmeye başlar. İşin kötüsü,memleketten çocuğa gönderilen avuç dolusu paralar da artık yetmemektedir! Şeyhimiz oğlunu kontrol etmek için adamlarından birini İzmir'e gönderir.

Adam İzmir'e gelince bir de ne öğrenir! Şeyhin okusun diye gönderdiği oğlu okulu bırakmış, kendini karıya kıza vurmuştur!

Neyse, çocukğu Kordon da bir meyhanede bulunur:

"Ya seydi, bune kepazeliktir! Baban seni merak eder! Kalk gidiyoruz Arabistan'a!"

Çocuk "Ayva seydi" der, "Ama önce bir otur da şu manzaraya bir bak..."
Şeyhin adamı "Bunda ne kötülük olabilir ki" diye düşünür ve masaya oturur.

Sandalcılar çaparilerini sallamakta, arkada batan kıpkırmızı güneş, körfezi kırmızının tonlarına boyamaktadır. Manzarayı seyrederken, garsonun getirdiği kavundan bir tane ağza atılır. Ardından peynirin de tadına bakılır. Eh eşek değiliz ya, şu aslan sütü denen meredin de bir tadına bakalım derken orada ipler kopar!

Şeyhin oğlu ve körfez tarafından ayartılan adam, yorgun ve akşamdan kalma olduğu anlaşılan bir sesle, 15 gün sonra, efendisini arar:

"Ya seydi, veled mazbût velakin memleket puşt!"


Özgürlük???

Her özgürlüğün içinde bir tutsaklık vardır...

9 yaşındaki bir çocuk tarafından çizilmiş bu...
Bu yaşta bunu öğrenmiş ya... Nutkum tutuldu ne diyeyim bilemedim....

Karikatürler


Sütaş olanına çok güldüm,


2. de de bazı olayları, fazla söze gerek olmadan ne güzel açıklıyor değil mi, diye düşündüm :)


09 Haziran 2006

Sevgili Rana 'nın blogundan alıntı...

Allahım, şu anki hislerime tercüman buldurduğun için sana şükürler olsun :)) Neydi , Allah bir kulunu sevindirmek için önce eşeğini kaybettirir sonra buldurturmuş, gibilerinden bir atasözümüz vardı değil mi :)

Nadir "keşke" lerimden birini şimdi kullanacağım; keşke bu yazıyı daha önce okumuş olsaydım...
Bence herkes bunu bir kaç kez okusun... (hatta arşivlesin :) )

1- Aklını kullan.
2- İyice tanımadan hiçbir insana bağlanma.
3- Bitmemiş ilişkilerin üzerine ilişki kurma. Acı çeken sen olursun.
4- İyice soruşturup diğer insanların da haklı olabileceğini düşün.
5- Seni takmayanı sen hiç takma, konuşmayanla asla konuşma.
6- Güvenmediğin biriyle asla çıkma.
7- Yalanını yakaladığın kişinin düzelebileceğini düşünme.
8- İnsanlara doğru değer ver, hak etmeyenleri sil.
9- Kimseye yalvarma.
10- Asla dönüp de arkana bakma.
11- Sır tutmasını bil.
12- Dostlarının sevgilinden daha önemli olduğunu unutma. Onları asla sevgilin için satma.
13- Hak ettiğin sevgiyi alamadın mı kendini üzme, sorun sen değilsin.
14- Kimsenin lafıyla dolduruşa gelme, ama aklının bir köşesinde de tut.
15- Kafanda bitirdikten sonra iki çift tatlı söz, iki damla göz yaşı için asla yumuşama.
16- Seni sevenlerle kullananları iyi ayırt et.
17- Seni dinleyip anlama niyeti olmayanlarla tartışma.
18- Emrivaki oluşturulan dostlukları kabul etme.
19- Eğer verdiğin sır o kişide kalmıyorsa ikinci bir sır verme.
20- Dostun olacak insanları bazı kriterlere göre belirle.
21- Kendini öven insanlardan kaç.
22- Karşındakinin doğruyu söylediğini varsayma.
23- Kendine saygını yitirmene neden olacak hiçbir şey yapma.
24- Sorunun olduğunda insanlar zaman ayırıp seni dinliyorlarsa onların öğütlerini göz ardı etme.
25- Göz göre göre su birikintilerine taş atma, mutlaka üstüne sıçrar.
26- Kendinin herkesten daha önemli olduğunu unutma.
27- Sen istemediğin sürece tanrı dışında kimsenin seni üzemeyeceğini aklından çıkarma.
28- Göz yaşlarının değerini bil. Onları hak etmeyenler için harcama.
29- Sana bahşedilen zekâyı kullanmayarak tanrıya hakaret etme.
30- Senin zekâna inanan insanları hayal kırıklığına uğratma.
31- Kendini sev.
32- Alkol alınca kontrolünü yitirenlerle asla tartışma.
33- Dışarıdaki güneşe bakıp gülümse ve önünde koskocaman bir gelecek olduğunu unutma.
34- Dostluğunla yetinmeyenler için hiçbir fedakârlık yapma .
35- İnsanları kaybediyorsun diye ağlayıp sızlama, ama kazandığın insanların değerini bil.
36- Aşkta bile mantığına küsme. Kalbin doğru yolu bulacak içgüdüye sahip değil.
37- Kimseye taşıyabileceğinden fazla değer verip bununla övünmesine fırsat verme.
38- Güvenmediğin kimseye aleyhine kullanılabilecek hiçbir koz verme.
39- İstediğini almak için asla duygu sömürüsü yapma.
40- Sana duyulan sevgiyi ve güveni istismar etme.

This page is powered by Blogger. Isn't yours?


adopt your own virtual pet!