31 Ağustos 2008

Kandil kutlamacıları, dün neredeydiniz?

Son yıllarda her kandilde, hem de hiç tanımadığımız kişilerden şiirli, güzel sözlü kandil tebrikleri almak hayatımızın bir parçası oldu...
Her kandilde, cep telefonlarımız susmuyor, e-mail adreslerimiz bu tebriklerle dolup taşıyor...
Eskiden bu tür adetler yoktu, sadece yakın eş, dost, akraba birbirinin kandilini kutlardı.
Şimdi ise tanıyan-tanımayan herkes kandilleşiyor.
Asla rahatsız değilim insanların mutluluklarını paylaşmasından sadece sevinç duyarım.
Ama...
Kandillerde susmayan telefonumdan dün bir tane bile “kutlama” mesajı gelmemesine...
Bir Allah’ın kulunun bile internet aracılığıyla bayramımı kutlamamasına üzüldüm.
Dini günlerimizin coşkusunu paylaşmak güzel de...
Neden ulusal bayramlarda da sevincimizi, mutluluğumuzu, coşkumuzu paylaşmıyoruz?
Yoksa sevinmiyor, mutlu olmuyor, coşkulanmıyor muyuz?
Eğer yanıtınız “Evet”se, onbinlerce şehide saygısızlık etmiş olmuyor muyuz?


Mustafa Mutlu mmutlu@gazetevatan.com 31.08.2008




Kendi adıma, geçen kandili 1 mesajla kurtardım, 30 Ağustos içinse facebook üzerinden 2 mesaj aldım.

Kardayım ;)

Da kandilde bana niye şiirli manili mesaj atarlar onu anlamadım. O kadar mı yaşlandım??? :((((

G//B

Etiketler: , ,


30 Ağustos 2008

ŞERBETLE Mİ YİYECEKSİN LÜFERİ ?

Dönülmez akşamın ufkundayız azizim

İçki yasaklanabilir.
Açık söyleyeyim, bence mahsuru yok.
Ama rakı asla...

Çünkü takunyalılar öyle zanneder ama, aslında 'içki' değildir rakı.

Yurt sevgisidir örneğin.
İki tek attın mı 'n'olacak bu memleketin hali?' diye endişelenmezsin aksi olsa...
Tıp bazen çaresizdir, o ilaçtır.
Gurbete bile iyi gelir.

Kontörsüz muhabbettir.
Büst gibi oturan adamın bile çenesini açar, gülümsetir. Kahkahadır.
Hatıraları kaydeden hard disk'tir.

Botoks'tur bir nevi.
En kaknemi bile bir başka görünür gözüne.
Çirkin kadın yoktur, az rakı vardır... İçilir, güzelleşilir.

Herkesin gençlik hatası olabilir. Bira içersin.
Sonradan para kazanıp tenise başlayınca, şarap içmeyi matah zannedersin.
Amerika'da TIR şoförlerinin içtiği viskinin dublesine Etiler'de TIR parası ödersin, ayrı...
Ama kürkçü dükkânıdır.
Döner dolaşır, gelirsin...

Orhan Gencebay'dır.
Entel barlarda, sosyete kulüplerinde dinlemeye utanırsın... Ama hepimiz
biliriz ki, ezbere bilirsin... İstediğin kadar ağız burun kıvır, altın plağı hep o alır...
Tatlıses'tir. Realite'dir.

Çocuktur, ağlarsın. Hele beyaz 'p'eynir ile 'k'avun olursa sağında solunda.
Örgüttür.PRK...


Ama bölücü değil, birleştirici... Türk'ü de içer, Kürt'ü de, Laz'ı da... Sor
bak, Ermeni'si de, Rum'u da, Yahudi'si de...

AB'cidir.
Çünkü Rum öyle bir meze yapar ki, helali hoş olsun, Kıbrıs'ı veresin gelir...

Madem yasaklayacaksın rakıyı...
Neden balık avlıyorsun o zaman?
Şerbetle mi yiyeceksin lüferi?
Ne anlamı var deniz börülcesinin, rokanın, radikanın, cibezin... İnek miyiz biz?
Yoksa Şakşuka'yı şarkı mı zannediyorsun sen?

Yanlış şiir okuyorsun, hapse giriyorsun...
Oku bak ne diyor dünya güzeli Orhan Veli:

Şiir yazıyorum
Şiir yazıp eskiler alıyorum
Eskiler verip musikiler alıyorum
Bir de rakı şişesinde balık olsam...


Yılmaz

This page is powered by Blogger. Isn't yours?


adopt your own virtual pet!