07 Mart 2006

SEVGİ ÇEŞİTLERİ

Masumi Toyotome diye bir Japon yazmış bu yazıyı...
"Dünyada sevilmek istemeyen kişi yok gibidir" diye başlıyor.Ama sevgi nedir, nerede bulunur, biliyor muyuz diye soruyor. Sonra anlatmaya başlıyor:Sevgi üç türlüdür.

Birincinin adi "Eğer" türü sevgi.Belli beklentileri karsılarsak bize verilecek sevgiye bu adı takmış yazar.
Örnekler veriyor:
Eğer iyi olursan baban, annen seni sever.
Eğer başarılı ve önemli kişi olursan, seni severim.
Eğer es olarak benim beklentilerimi karşılarsan seni severim.

Toyotome en çok rastlanan sevgi türü budur diyor.Bir şarta bağlı sevgi. Karşılık bekleyen sevgi.
Sevenini, istediği bir şeyin sağlanması karşılığı olarak vaat edilen bir sevgi türüdür bu diyor yazar. Nedeni ve sekli bakımından bencildir. Amacı sevgi karşılığı bir şey kazanmaktır.

Yazara göre evliliklerin pek çoğu "Eğer" türü sevgi üzerine kurulduğu için çabuk yıkılıyor. Gençler birbirlerinin o anki gerçek hallerine değil, hayallerindeki abartılmış romantik görüntüsüne âşık oluyor ve beklentilere giriyorlar. Beklentiler gerçekleşmediğinde, düş kırıklıkları başlıyor. Sevgi nefrete dönüşüyor.En saf olması gereken anne baba sevgisinde bile "Eğer" türüne rastlanıyor.

Yazar bir örnek veriyor.
Bir genç Tokyo Üniversitesi giriş sınavlarını kazanarak babasını mutlu etmek için çok çalışıyor. Okul dışında hazırlama kurslarına da gidiyor. Ama başarılı olamıyor. Babasının yüzüne bakacak hali yok. Üzüntüsünü hafifletmek için bir haftalığına Hakone kaplıcalarına gidiyor. Eve döndüğünde babası öfkeyle “sınavları kazanamadın. Bir de utanmadan Hakone'ye gittin?” Diye bağırıyor. Delikanlı "Ama baba vaktiyle sende bir ara kendini iyi hissetmediğinde Hakone kaplıcalarına gittiğini anlatmıştın” diyor. Baba daha çok kızarak delikanlıyı tokatlıyor. Çocuk da intihar ediyor.
Gazeteler intiharın anlık bir sinir krizi sonucu olduğunu söylediler, yanılıyorlardı diyor yazar. Delikanlı babasının kendisine olan sevgisinin yüksek düzeydeki beklentilerine bağlı olduğunu anlamıştı.İnsanlar "Eğer" türü sevginin üstünde bir sevgi arayışı içindeler aslında. Bu sevginin varlığını ve nerede aranması gerektiğini bilmek bu genç adamın yaptığı gibi yaşamı sürdürmekle ondan vazgeçmek arasında bir tercih yapmakla karşı karşıya kaldığımızda önemli rol oynayabilir diyor Masumi Toyotome. İlginç değil mi?

İkinci türe geçiyoruz. "Çünkü" türü sevgi.
Toyotome bu tür sevgiyi söyle tarif ediyor: Bu tür sevgide kişi bir şey olduğu, bir şeye sahip olduğu ya da bir şey yaptığı için sevilir. Başka birinin onu sevmesi, sahip olduğu bir niteliğe ya da koşula bağlıdır.
Örnek mi?
- Seni seviyorum. Çünkü çok güzelsin (Yakışıklısın).
- Seni seviyorum. Çünkü o kadar popüler, o kadar zengin, o kadar ünlüsün ki.
- Seni seviyorum. Çünkü bana o kadar güven veriyorsun.
- Seni seviyorum. Çünkü beni üstü açık arabanla, o kadar romantik yerlere götürüyorsun ki.

Yazar, Çünkü türü sevginin Eğer türü sevgiye tercih edileceğini anlatıyor. Eğer türü sevgi bir beklenti koşuluna bağlı olduğundan büyük ve ağır bir yük haline gelebilir. Oysa zaten sahip olduğumuz bir nitelik yüzünden sevilmemiz hoş bir şeydir egomuzu okşar. Bu tür olduğumuz gibi sevilmektir. İnsanlar oldukları gibi sevilmeyi tercih ederler. Bu tür sevgi onlara yük getirmediği için rahatlatıcıdır. Ama derin düşünürseniz, bu türün "Eğer" türünden temelde pek farklı olmadığını görürsünüz. Kaldı ki bu tür sevgi de yükler getirir insana.
İnsanlar hep daha çok insan tarafından sevilmek isterler. Hayranlarına yenilerini eklemek için çabalarlar. Sevilecek niteliklere onlardan biraz daha fazla sahip biri ortaya çıktığı zaman, sevenlerinin, artik ötekini sevmeye başlayacağından korkarlar. Böylece yasama sonsuz sevgi kazanma gayretkeşliği ve rekabet girer.
Ailenin en küçük kızı yeni doğan bebeğe içerler.
Sınıfının en güzel kızı, yeni gelen kıza içerler.
Üstü açık BMW’su ile hava atan delikanlı, Ferrari ile gelene içerler.
Evli kadın kocasının genç ve güzel sekreterine içerler.
O zaman bu tür sevgide güven duygusu bulunabilir mi diye soruyor Toyotome."Çünkü" türü sevgi de, gerçek ve sağlam sevgi olamaz diyor. Bu tür sevginin güven duygusu vermeyişinin iki ayrı nedeni daha var.

Birincisi; acaba bizi seven kişinin düşündüğü kişi miyiz korkusu. Tüm insanların iki yani vardır. Biri, dışa gösterdikleri öteki yalnızca kendilerinin bildiği. İnsanlar sandiklari kişi olmadığımızı anlar ve bizi terk ederlerse korkusu buradan doğar.

İkincisi de ya günün birinde değişirsem ve insanlar beni sevmez olurlarsa endişesidir.Japonya'da bir temizleyicide çalışan dünya güzeli kızın yüzü patlayan kazanla parçalanmış. Yüzü fena halde çirkinleşince, nişanlısı nişanı bozup onu terk etmiş. Daha acısı ayni kentte oturan anne ve babası, hastaneye ziyarete bile gelmemişler, artik çirkin olan kızlarını. Sahip olduğu sevgi, sahip olduğu güzellik temeli üstüne kurulmuş olduğundan bir günde ölmüş. Güzellik kalmayınca sevgi de kalmamış. Kız birkaç ay sonra kahrından ölmüş...

Japon yazar toplumlardaki sevgilerin çoğu "Çünkü" türündendir ve bu tür sevgi, kalıcılığı konusunda insani hep kuşkuya düşürür diyor.

Peki, o zaman, gerçek sevgi, güvenilecek sevgi ne?
Ve işte sevgilerin en gerçeği. Üçüncü tür sevgi benim "Rağmen" diye adlandırdığım türdür diyor yazar.

Bir koşula bağlı olmadığı için ve karşılığında bir şey beklenmediği için!
Eğer türü sevgiden farklı bu. Sevilen kişinin çekici bir niteliğine dayanıp böyle bir şeyin varlığını esas olarak almadığı için Çünkü türü sevgi de değil. Bu üçüncü tür sevgide, insan Bir şey olduğu için değil, Bir şey olmasına rağmen sevilir.

Güzelliğe bakar mısınız? "Rağmen sevgi".
Esmeralda, Quasimodo'yu dünyanın en çirkin, en korkunç kamburu olmasına "Rağmen" sever. Asil, yakışıklı, zengin delikanlı da Esmeralda'ya "çingene olmasına rağmen" tapar.Kişi dünyanın en çirkin, en zavallı, en sefil insani olabilir. Bunlara rağmen sevilebilir. Tabii bu sevgiyle karşılanması şartı ile.
Burada insanın, iyi, çekici ya da zengin konum edinerek sevgiyi kazanması gerekmiyor. Kusurlarına, cahilliğine, kötü huylarına ya da kötü geçmişine rağmen olduğu gibi, o haliyle sevilebiliyor. Bütünüyle çok değersiz biri gibi görünebiliyor ama en değerli gibi sevilebiliyor.

Japon yazar yüreklerin en çok susadığı sevgi budur diyor.
Farkında olsanız da, olmasanız da, bu tür sevgi sizin için yiyecek, içecek, giysi, ev, aile, zenginlik, başarı ya da ünden daha önemlidir.

Bunun böyle olduğundan nasıl emin olursunuz? Haklı olduğunu kanıtlamak için sizi bir teste davet ediyor. Su soruma cevap verin diyor.

Kalbinizin derinliklerinde, dünyada kimsenin size aldırmadığını ve hiç kimsenin sizi sevmediğini düşünseydiniz, yiyecek, elbise, ev, aile, zenginlik, başarı ve üne olan ilginizi yitirmez miydiniz? Kendi kendinize yaşamamın ne yararı var diye sormaz mıydınız? Devam ediyor Toyotome:
Su anda en sevdiğiniz kişinin sizi sadece kendi çıkarı için sevdiğini anladığınızı bir düşünün. Dünya birden bire basinizin üstüne çökmez miydi? O an yasam size anlamsız gelmez miydi? Diyelim sıradan bir yaşamınız var. Günlük yaşıyorsunuz. Günün birinde gerçek, derin ve doyurucu bir sevgi bulacağınızdan umudunuz olmasa, kalan hayatinizi nasıl yasardınız? Diye soruyor ve yanıtlıyor: Öyleleri ya iyice umutsuzluğa kapılıp intihar ediyorlar ya da iyice dağıtıp yasayan ölü haline geliyorlar.

Toyotome, hem de nasıl iddialı savunuyor Rağmen sevgiyi. Bugün yaşamınızı sürdürebilmenizin nedeni Rağmen türü sevgiyi su anda yasamaniz ya da bir gün bu sevgiyi bulacaginiza inancinizdir.

Son sözlerinde biraz umutsuz, Toyotome.
Bugün yasadigimiz toplumda herkesi doyuracak bu sevgiyi bulmak zor.Çünkü herkesin sevgiye ihtiyaci var. Kimsede baskasina verecek fazlasi yok?diye açikliyor.

Anlatiyor: Yakinimizda olan birinin bu sevgiyi bize vermesini bekleriz. Ama o da ayni seyi baskasindan beklemektedir. Peki bu dünyada sevgi ne kadar var?
Yazara göre, açligimizi biraz bastiracak kadar. Ve de yemek öncesi tadimlik gelen istah açicilar gibi. Bu minnacik tadim, bizi daha müthis bir sevgi açligina tahrik ve tesvik ediyor. Bu minnacik tadim sevgiye ne kadar muhtaç oldugumuzu anlatiyor. Büyük bir hirsla ana yemegin gelmesini ve bizi doyurmasinibekliyoruz. Hani nerede? Hepsi o. Ve asil çarpici cümle en sonda.

DÜNYADAKI EN BÜYÜK KITLIK, RAGMEN TÜRÜ SEVGININ YETERINCE OLMAYISIDIR. IYI DÜSÜNÜN..........

Comments: Yorum Gönder



<< Home

This page is powered by Blogger. Isn't yours?


adopt your own virtual pet!